Çağdaşlaşma süreci içindeki değişimden Emirdag’da nasibini almakla birlikte,asırlardır süregelen kültürel değerler yeni nesillere aktarılmaya devam etmekte hala çeşitli kültürel unsur,görenek ve geleneklerin tamamen unutulup yok olmadığı nadir şehirlerden biri halinde yaşamaya çalışmaktadır. Merkezde,köylerde çeşitli şekillerde karşımıza çıkan folklorik görüntüler şehirleşme sürecinde parçalanmakla birlikte düğünlerde,sohbetlerde,toplantılarda,bayramlarda,benzeri vesilelerle halkımız tarafından yaşanmaya devam ettirilmektedir.Bunları şöyle sıralayabiliriz. 1. Esnaf Desturu: Uzun yıllar ustasının yanında boğaz tokluğuna çalışan çırakların eğitimleri sonunda artık kendi başlarına usta olduklarını gösterecekleri anlaşıldığında toplu olarak yapılan bir izin verme merasimidir.Bu merasim genelde herkesin davetli olduğu çok büyük sohbet toplantısı ve mevlit okunması,yemekler yenilmesiyle ve ustanın izniyle çırak veya kalfanın kendi başına iş yapabileceğini,usta olduğunu açıklamasıyla gerçekleşir.Yetişenlerin çok olduğu tabak ,bakırcı,demirci ve kunduracı esnaflarının bu görenekleri geleneksel olarak gönümüze kadar ulaşmış olan Ahi teşkilatının en güzel özelliklerinden birisiydi. 2. Aş dökme: Büyük düğünlerde,kandil günlerinde hacca gidilirken veya hac dönüşü mevlitler okutulur ölenlerin hayırı amacıyla yemekler yapılır büyük sofralar kurulur.Genelde herkes davetlidir.Günümüzde devam eden yemekli davetlerden biri de Ramazan ayında yapılır.Bu ayda bilhassa hafızlık yapanlara,talebelere,fakirlere Emirdag tabiriyle “hali vakti yerinde olanlar”tarafından ikramlar yapılır,oruç açtırılır,mevlitlar okutulur. Türk halkının klasik özelliklerinden olan misafire hürmet ve hizmet, Emirdaglilar tarafından en güzel şekilde uygulanan göreneklerden birisidir.Bu bilhassa dini bayramlarımızda çok belirgindir.Hala bir çok aile misafirlerini yemek yedirmeden göndermez. “Bayramda dokuz karın” vardır. 3.Düğünler: Kız İsteme: Görücü usul nadir olmakla beraber, birbirine uygun görülen gençlerin ailelerine aracılar tavsiye ederler ve erkek tarafı gelin adaylarını belirlemek için düğün,nişan,mevlit hamam gibi toplu bulununan yerlerde kızları görürler ve gelin adayını tesbit ederler,sonra kız tarfına kızlarını istemeye geleceklerini ima edecek şekilde misafirliğe geleceklereini haber verirler.Kız evindeki tanışmadan sonra konu açılır kız tarafı düşünme süresi ister ve bu süre içinde erkek tarafı hakkında araştırma yapar bu ara kız ve oğlan bir vesile ile birbirleri gösterilir ve görüşmeleri,tanışmaları sağlanır.Bir kaç gün sonra kız tarafı uygun görürse dünürlük için kız evine aile büyükleri ile birlikte sözü geçen bir kaç kişi ile gidilir ve “Allah’ın emri,Peygamberin kavli ile” kız istenir.Kabül edilirse herkesin duyması için toplu bulunulan bir yerde (şehirde genelde camilerde) “Şerbet içme” günü belirlenir.Köylerde şerbet gününden sonra maddi durumu iyi olan aileler tüm köye veya eşine dostuna,akrabasına söz yemeği verir.Nişan için geline “nişan pırtısı”(giyecekleri)alınır.Nişan günü kız evinde her iki tarafın kadınlarının eğlendiği,oynadıkları yemekli bir eğlence daha yapılır.Geline takıları ve yüzükleri takılır.(Köylerde nişan merasimi fazla önemsenir.)Nişanla düğün arası kısa tutulmaya çalışılır çünkü;nişandan sonra bayramlarda,panayırlarda,yayla göçlerinde nişanlıların birbirlerine koç,elbise,ve benzeri hediye sunmaları adeti pahalıya malolmaktadır.Eskiden düğün köylerde Cumartesi günü “sac koyma”adetiyle başlardı.Düğün zamanı köylerde düğün gününü belirlemek için düğünden belli bir süre önce erkek tarafı sırtlarında heybeleriyle hindi,pirinç baklava,çörek ve benzeri yiyeceklerle birlikte kız evine düğün gününü belirlemeye giderler(pazartesi günü) oraya getirilen yiyecekler pişirilerek bulunanlara ikram edilir.Eğlence,oyunlar yapılırdı.Damadın babasına kız tarafından tuzlu çay içirilir.Damadın babası tuzlu çayı farkeder almazsa bir başkası içmek zorunda kalırdı.Buna “yavukluk”denirdi.Bu görenek günümüzde uygulanmamaktadır.
Düğün töreni:Geçmişte köylerde“Sac koyma” ile başlayan düğün törenleri günümüzde Cuma günü başlamaktadır.Cuma akşamı kız evinde kadınlar arasında “kısır kınası” denilen bir eğlence yapılır.Cumartesi günü ve gecesi hem erkekler hem de kadınların eğlence günüdür.Erkekler erkek evinde ve köy odasında oyunlu,çalgılı olarak sabaha kadar eğlenirler.Kadınlar hem erkek evinde hem de kız evinde toplanırlar.Gecenin geç saatlerinde erkek evinde toplanan kadınlar hep birlikte bazıları çeşitli kıyafetlerle ellerinde “nakıl”denilen uzun sopaların ucuna taktıkları elbise,zil,meyve,oyuncak v.b.ile erkek kılığına girenin bindiği eşeği yularından çekerek kız evine giderler (hatta eşek oyun yerine bile sokulurdu).Orada eğlence yeniden canlanır.Gece yarısına doğru kız evinde türkü ve manilerle geline kına yakılır ve kadınlar dağılır,gelinin yanında kız arkadaşları kalır sabaha kadar süren eğlenceler yaparlar.Şafak vakti kızlar gelinle beraber maniler söyleyerek köy çeşmesine gece ellerine yaktıkları kınayı yıkamaya giderler.Giderken genelde şu maniyi söylerler. “Ah sabah oldu,sabah oldu Sigaram yanmaz oldu Sigaramın dumanına Gözlerim görmez oldu.” Gelin alma:Kına sabahı gelin alma töreni başlar.O gün davul ve zurna akşama kadar çalar.Erkek tarafı süslenmiş arabalarla şenliklerle kız evine giderler.Eski düğünlerde atlarla gidilir ve kız evi önünde cirit oynanır,mutlaka güreş yapılırdı.Hatta kar varsa kar üzerine saman serilir güreşçiler üst tarafları çıplak olarak güreşirler ve uzun bir sırık ucuna bağlanan içinde para bulunan mendili birinci olan güreşçi alırdı.Bazı köylerde erkek tarafı başka köye gelin almaya gittiğinde kız evinin bacasını tüfekle ateş ederek yıkarlardı. Köylerde gelin alma esnasında geline tekrar takılar takılır.(Eskiden başlık parasının sonu kız babasına orada verilirdi.Günümüzde başlık parası yoktur).Gelini evden varsa oğlan kardeşi elini tutarak çıkarır ve “kardeş kuşağı” adında bir miktar parayı almadan kardeşinin elini bırakmaz.Oğlan kardeşi yoksa bir yakını bu işi yapar.Eskiden gelinin başında “duvak” denilen kırmızı bir örtü bulunurdu.Günümüzde bazı köylerde devam eden düğün geleneklerinden birisi de düğün meydanına “horoz atma” yapılır delikanlılar horozu yakalamaya çalışırlar,horoz yakalayanın olur. Gelin oğlan evine getirilince kadınlar yeniden eğlenceye başlarlar.Akşam mevlit okunur,yemek yenir.Yatsı namazından sonra kaside ve ilahilerle birlikte damat gerdeğe götürülür.Kapı önünde şerbet içilerek dua yapılır.Damat büyüklerin elini öper gerdek odasına girerken arkadaşları sırtını yumruklar. Sabahleyin kadınlar “duvak”denilen adete göre geline takılar takarlar.Eğlence yapılır.yemek yenir. Bir hafta sonra damat eşi ve büyükleriyle beraber kız tarafına “el öpmeye” gider.Damat ve sadıcı sobaya yakın bir yerde ayakta durdurulur.Kayınpederi damada altın,ev eşyası,kuzu,dana gibi hediyeler verir.Damat hediyeyi kabul ederse el öpülür.Etmezse hediye büyümeye başlar,bu ara soba aşırı şekilde yakılarak damadın terlemesi sağlanır.Sıcaktan bunalan damat hediyeyi kabül etmek zorunda kalır. El öpme yapıldıktan bir kaç gün sonra kız evi erkek evine gider ve yemek yenir sohbet edilir.Buna “kız arkası” denir. |
||